Öncelikle ülke ihracatımıza ilişkin verileri paylaşmak gerekirse, Nisan ayında % 4,9 oranında artış ile Türkiye ihracatının 11,9 Milyar dolara, Ocak-Nisan dönemi ihracatının ise % 5'lik artış ile 48,9 Milyar dolara ulaştığını görüyoruz.

2013 yılının üçte birlik dönemini geride bıraktığımız şu günlerde, Denizli ihracatının oldukça pozitif bir performans sergilediğini ifade etmek mümkün.

Denizli ihracatı, gerek ilk dört aylık dönemde, gerekse Nisan ayına ilişkin rakamlara bakıldığında, ülke genel ihracatından daha hızlı bir şekilde yükselişini sürdürmeye devam ediyor. TİM verilerine göre Denizli merkezli firmalar, Ocak-Nisan döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre % 13 oranında artış ile, 973 Milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiler. Sadece Nisan ayında ise % 15 oranında yükselme yakalandı ve 246 Milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi.

Denizli İhracatçılar Birliği tarafından kayda alınan ihracat ise Ocak-Nisan döneminde % 23 oranında yükselerek 665 Milyon dolara ulaştı, sadece Nisan ayında ise % 16'lık artış ile 162 Milyon dolar olarak gerçekleşti.

Denizli en fazla ihracat gerçekleştiren 10 il arasında, en yüksek ihracat artış oranını yakalayan ikinci il olmaya devam ediyor. % 15'lik Nisan artışı ile, ihracatını % 19 artıran Gaziantep'in ardından ikinci kent olmayı başardı. Bu trend yaklaşık bir yıldır devam ediyor; Denizli, ihracat artış oranında ön sıralarda yer alıyor.

Küresel gelişmelere baktığımızda, birçok ülkede hala büyüme ve işsizlik sorununun devam ettiğini görüyoruz. Öyle ki Dünya Ticaret Örgütü, 2013 yılında Dünya Ticaretindeki büyüme tahminini %4,5'ten, % 3,3'e indirdi. Avrupa Birliğinde işsizlik % 12'lerde. Bu oldukça yüksek bir değer. AB'de toparlanma sürecinin bir türlü hızlanamadığını görüyoruz.

Ana Pazarımız olan AB'de yaşanan sıkıntılara rağmen hem ülkemizde, hem de ilimizde ihracatın artıyor olması büyük bir başarı. Bu, farklı pazarlarda ihracatımızı artırıyor olmanın bir göstergesi aslında.

Dünya ticaretinde, ülkeler ve devletler bazındaki ilişkiler ve anlaşmalar önemli neticeleri beraberinde getiriyor. Birkaç aydır gündemde olduğu üzere, ABD ve AB bir Serbest Ticaret Anlaşması(STA) imzalamanın arifesindeler. Bu durumda birçok ülke gibi Türkiye de ticaret anlamında olumsuz etkilenen ülkeler arasında yer alabilir. Bilindiği gibi Gümrük Birliği'ndeki konumumuz, AB'nin STA imzaladığı üçüncü ülkelere karşı bizi dezavantajlı bir duruma getiriyor. Dolayısıyla muhtemel AB-ABD STA'sını bir fırsata çevirmek ve Türkiye olarak biz de ABD ile STA imzalanabilmesi için politika üretmek zorundayız.

Böyle bir küresel ortamda, Türkiye'nin rekabetçiliğini geliştirmesi gerekiyor. Türkiye ekonomisinde büyümeye en önemli katkının ihracattan geldiği de ortada. Rekabetçilikte ise günümüz dünya ticaretinde en önemli teknik unsur kurlar. İhracatçılar olarak bunu sürekli gündemde tutuyoruz. En son "İhracatın Yıldızlar Ödül Törenimiz”de bizleri yalnız bırakmayan Sayın Bakanımız Zafer ÇAĞLAYAN'a da bu talebimizi birinci ağızdan yeniden ilettik. Kur sepetinin 2,10 değerinin altına düşmemesi hayati önem arz ediyor. Açıkçası bu, sanayimizin ve ihracatımızın sağlıklı bir şekilde devamlılığını sürdürmesi için bir koşul haline geldi.

 

Saygılarımla,

Süleyman KOCASERT

DENİB Başkanı

s.kocasert@denib.gov.tr