2014 yılını geride bırakmamıza çok kısa bir süre kaldı. Doğrusunu söylemek gerekirse dünya ekonomisi pek de parlak bir yıl geçirmedi. 2008 yılında başlayan küresel belirsizlikler süreci hala devam ediyor.

Bu belirsizlik sürecinin bir dönemi bizim de dahil olduğumuz gelişmekte olan ülkeler için bir fırsata dönüştü. Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri, tekleyen ekonomi çarklarını yeniden döndürmek için piyasalara likidite sağladılar. Bu politikaların bir bacağını da faiz indirimi oluşturuyordu. Küresel piyasalarda oluşan para bolluğu ile, gelişmekte olan ülkelerin finansal kaynaklara ulaşımı kolay ve maliyetsiz hale gelmişti.

ABD Ekonomisi Toparlanıyor

Özellikle ABD ekonomisindeki olumlu göstergeler, 2015'in ilk yarısında hatta belki de ilk çeyreğinde faiz artırımı ile birlikte, kaynaklara erişimin daha zor olacağı bir yıla gireceğimizin ipuçlarını veriyor. Bir başka ifade ile Dolar artık anavatanına dönebilir. Bu bir risk unsuru.

Önemli Pazarlarımızda Belirsizlikler Sürüyor

Bir başka risk unsuru ise özetle söylemek gerekirse ABD dışındaki, pazarımız mahiyetindeki ülke ekonomilerinin parlak olmayan seyri. Rusya'nın bütçe kaynaklarının neredeyse yarısına karşılık gelen petrol gelirleri, tepetaklak olan petrol fiyatları ile sarsıldı. Rusya'nın döviz rezervleri erirken, ciddi oranlarda faiz artırımına gidiyor. Eriyen ruble ile birlikte 2015'in Rusya için resesyon yılı olacağına kesin gözü ile bakılıyor. Japonya'daki durgunluk ise zaten aşılabilmiş değil. Avrupa Birliği Merkez Bankası Başkanı Draghinin Aralık başındaki açıklamaları, gerekli önlemlerin alınmaya devam edeceği yönünde olsa da, başta büyüme beklentileri olmak üzere aşağı yönlü revizeler ile 2015'in Avrupa için de kolay bir yıl olmayacağını haber verir nitelikte. Orta Doğu'daki siyasi belirsizlik ve IŞİD sorunu bu pazarlara ihracatımızı etkiliyor. Bu siyasi kriz ortamı maalesef ülkemiz için ciddi bir risk unsuru. Avrupa, Rusya ve Ortadoğu… Üçü de yakın coğrafyamız ve ana ihracat pazarlarımız. Açıkçası, üç pazarda da yaşanan daralmaya rağmen 2014 yılını ihracatın bir önceki yıla göre artan bir performans sergilemesi olumlu olarak değerlendirilebilir.

Seçim Sonrası Türkiye İçin Fırsat Haline Gelebilir

Borçlanma maliyetlerinin artması ve daralan dünya pazarlarının ardından üçüncü bir parametre ise ülkemizde yapılacak genel seçimler. Aslına bakarsanız seçim, bir risk olmanın ötesinde bir fırsata dönüşebilir. 2015 sonrası dört yıllık seçimsiz bir süreç, dünya ekonomisinin geçtiği darboğazda ülkemiz için bir şans haline gelebilir. Gerekli ve doğru politikaların üretilmesi halinde, Türkiye olarak sıçrama gerçekleştirebileceğimiz bir dönemden geçmemiz mümkün. Açıkçası iş dünyası olarak 2015-2019 dönemini çok önemsiyoruz.

Özetlemek gerekirse, dünya ekonomiler 2014'ü kapatırken 2015 için çok parlak beklentiler sunmuyor bize. Öte yandan küresel gündemin hızlı değiştiği bir süreçteyiz. 2015'in ikinci yarısında Dünya Ekonomisi rayına oturmuş olacak mı? ABD'nin tutumu son derece belirleyici olacak. Bunu hep birlikte göreceğiz. Karar vericilerin ve iş dünyasının gelişmeleri yakından takip ederek pozisyon belirlemesi gereken bir yıla giriyoruz.

 

Saygılarımla,

 

Süleyman KOCASERT

TİM Başkan Vekili

DENİB Başkanı

s.kocasert@denib.gov.tr