Bir yazı daha geride bırakmak üzereyiz. İşadamları, Ramazan Bayramının ardından yoğun ve tempolu günlere geri dönmeyi ümit ediyor.

Sonbahar ayları, ihracatçıların Avrupa'dan gelen Noel siparişlerini ürettiği aylar oluyordu. Ne var ki geçtiğimiz birkaç yıl Avrupa'da yaşanan ekonomik kriz nedeniyle arzu edilen ölçüde bir hareket olmadı. Açıkçası bu sene de geçmiş yıllardaki yüz güldüren ihracat değerlerine ulaşıp ulaşamayacağımız bir soru işareti.

Doğrusunu söylemek gerekirse, bu öngörülmeyen bir durum değil. Avrupa'da yaşanmakta olan gelişmelerin böyle bir seyir izleyeceği önceden belliydi. Beklentiler doğrultusunda, biz ihracatçılar da alternatif pazarlara olan ihracatımızı geliştirmenin yollarını aradık ve önemli ölçüde başarı da elde ettik. Ana pazarımız Avrupa olmaya devam etmekle beraber, pazarlarımızı çeşitlendirmeyi sürdürdük. Pazar çeşitlendirmesine katkı sağlayacak önemli adımlar hala da atılmaya devam ediyor. Son olarak TİM ve THY arasında imzalanan protokol ile, THY'nin Eylül ayında yeni destinasyonlara başlatacağı seferlerde, düzenlenen heyet programlarına katılarak uçan ihracatçılar sadece vergileri ödeyerek uçabilecekler. Bunun önemli ve sonuç getirecek bir çalışma olduğunu düşünüyorum.

Alternatif Pazar gayretleri bir taraftan devam ederken, Orta Doğu'nun bir türlü durulmayan gündemi, ihracatçı açısından daralan Avrupa Pazarı'nın üzerine tuz biber olmuş durumda. Daralan pazarlarda rekabet etmenin her geçen gün daha da zorlaştığını altını tekrar tekrar çizmek istiyorum.

Hal böyleyken, aşırı değerlenme trendine giren Türk Lirası elimizi daha da zorlaştırıyor. Diğer ülkelere nispeten yüksek olan faiz seviyelerinin baskısıyla kurlar, her geçen gün biraz daha geriye gidiyor. Bir taraftan rekabet baskısı, bir taraftan kur baskısı ile ihracatı ayakta tutabilmek pek mümkün değil. Bugün itibariyle sepet kur 2,00'ın altına gelmiş durumda. İhracatçı bu seviyelere karlılığından feragat ederek katlanabiliyor. Ne var ki kurlar daha da aşağıya giderse ihracatçının rekabet adına yapabileceği bir şey kalmayacak. Endişemiz birkaç yıl öncesine kadar olduğu gibi yüksek faiz düşük kur kıskacında sıkışıp kalmak.

İyi bir Türkiye Ekonomisinin mutlak koşulu üretim ve ihracat iken, Merkez Bankası'ndan beklentimiz faizleri günün şartlarına uygun olacak şekilde aşağı çekmesi. Aksi takdirde, kur baskısının ve daralan talebin birleşmesiyle, ihracatçı açısından işler içinden çıkılmaz bir hal alacak.

 

Saygılarımla,

Süleyman KOCASERT

DENİB Başkanı

s.kocasert@denib.gov.tr