13.12.2010

Geçtigimiz günlerde TÜIK tarafindan Türkiye ekonomisinin büyüme performansina iliskin güncel istatistikler yayinlandi. Temmuz-Agustos-Eylül 2010 dönemini kapsayan yilin 3. çeyregine iliskin büyüme oraninin beklentilerin biraz altina kaldigini gördük.

Açiklanan istatistiklere göre Türkiye yüzde 5.5 oraninda bir büyüme performansi sergilemis. Beklentiler, bu oranin yüzde 6.4 ile yüzde 6.6 araliginda gerçeklesmesi yönünde idi. Dogrusunu söylemek gerekirse yakalanan yüzde 5.5‘lik büyüme, ülkemiz açisindan kötü bir performans degildir.

Biraz detaylara inelim;
Yatirim harcamalarinda, geçen senenin ayni dönemine göre yüzde 31.3 oraninda bir artis gerçeklesmis durumda. Öbür taraftan tüketim harcamalarindaki artis orani ise yüzde 7.6 oraninda gerçeklesmis. Bu artis oranlarina bakilirsa daha büyük bir büyüme orani gerçeklesmeliydi…

Peki, neden ilk iki çeyrekte yakalanan yükseklikte büyüme oranlari önümüze gelmedi? Sebep ortada; Türkiye'nin ihracatindaki artis oranlari ilk iki çeyrekteki kadar yüksek degil de ondan. Ithalata gelince, ihracattan çok daha yüksek oranlarda artis sergiliyor. Çünkü Türk lirasinin asiri degerliligi, bir baska ifadeyle kurlarin düsüklügü, ihracati zayiflatirken, ithalati palazlandiriyor.

Sonuç sudur: Türkiye'nin büyüme performansi ihracatin büyüme performansina birinci dereceden baglidir. Sadece yatirim ve tüketim harcamalari ekonomik büyümeyi istenen düzeyde tutmak için yeterli degil. Ihracatin ithalati karsilama orani artmali ki dis ticaret dengesi dolayisiyla cari açik makul düzeylere gelmeli ve daha saglikli bir ekonomi kendini gösterebilmeli.

Her seye ragmen, yil sonu itibariyle beklenen büyüme orani yüzde 7.5-8 araligindadir. Bu oranin OECD ülkeleri ve Avrupa Birligi ülkeleri arasindaki en basarilisi olacagina kesin gözüyle bakiliyor. Süphesiz memnuniyet verici bir gelisme. Fakat sormadan edemiyorum: Neden daha iyisi olmasin?

SÜLEYMAN KOCASERT
DENİB BAŞKANI
s.kocasert@denib.gov.tr